Necmettin Erbakan

0
22

”28 Şubat tam anlamı ile bir ABD operasyonudur. Biz iktidara gelip Türkiye’yi ABD güdümünden kurtarıp dünya ülkesi yapma çalışmalarımızdan  ABD  çok rahatsız oldu. Ekim 1996 tarihinde ABD devlet başkanı adına ABD Dışişleri  Bakanlığı  ABD Ankara BüyükelçiliğineGİZLİ’başlığı altında gönderdiği  yazıda Erbakan’ın Başbakanlıktan indirilmesi  için  her türlü eylem ve  çalışmanın yapılması  isteniyor. 28 Şubat  Milli Güvenlik Kurulu’nda  görüşülen  bildiri  maddelerinin ABD tarafından  dikte edildiğini  daha sonra ele geçirdiğimiz  bu gizli ABD belgesinden anladık. Hiçbir şey gizli kalmıyor. 28 Şubat  1997’deki Milli Güvenlik Kurulu’ndaki maddelerin tümü  ABD gizli belgesinde de var. Türkiye’ye yazık oldu. Türkiye çok zaman kaybetti.”

“28 Şubat’taki teklifleri görünce ‘bunu bir Müslüman evladı hazırlamış olamaz’ dedik. Onu ortaya koyan adam da nereden geldiğini bilmiyor. Siyonizmin ustalığı budur. Siyonizm, “Kim? Ben mi? Ben hiç siyonizme hizmet edebilir miyim?” şarkısını söyleye söyleye size kendi ordusunda askerlik yaptırır. Bunlar olurken; TSK, Milli Görüş bakımından en sağlam kuruluşumuzdur. En sağlam kuruluşumuz ordumuzdur. Fakat emir komuta sistemine sahip olduğu için, içinde 5-6 kişilik bir cunta etti mi çeşitli etkinlikler yapabilir. Bugüne kadar da bu işler bu cuntalarla yapılmıştır. O süreçte ortağımız da çürük çıktı. Uydurma hükümetler kuruldu. 5-6 sene Türkiye kaos içinde kaldı.”

“Ben motor profesörüyüm; 28 Şubat olayını konuşmak için, önce koordinatlar yerleştirilir. Mesela dünya neye göre dönüyor, güneşe göre dönüyor. Sabit esasları koyup olayları ona göre değerlendireceksiniz. Batı sahipsiz değildir, bir merkezden yönetilir, bu merkez siyonizm merkezidir. Koordinatları koyuyorum: Milli Görüş ve siyonizm. Siyonizm 4 maddedir; biz Allah’ın hakiki kullarıyız, bizim dünyanın efendisi oluşumuz ve diğerlerinin bizim kulumuz ve kölemiz oluşu gerçekleşecek. Bunun için şunları yapmak lazım: Büyük İsrail’i kurup güvenliğini sağlayacağız, Süleyman mabedini yapacağız. İsrail’in önünde en büyük engel kim o zaman? Türkiye. 1990 yılında Refah Partisi var. Onlara rağmen başbakan olduk. Tıpkı Çanakkale Savaşı’nı kazandığımız gibi, tüm dünyaya karşı tarih boyunca kazandığımız zaferler gibi. ABD Dışişleri Bakanı, Ankara Büyükelçisi’ne şu kriptoyu gönderdi; daha önce açıkladım herkes biliyor: ‘Erbakan yeni bir dünya kuruyor, bunu kabul edemeyiz, engellememiz lazım. Demokratik yoldan tutamayız, seçime gidilirse Erbakan yine galip gelir. Öyleyse ilkel yollarla yapacağız.’ Türk ordusu Milli Görüş’e en sağlam duygularla bağlı kuruluşumuzdur. Fakat bünyesi ve otoritesi itibariyle 7-8 kişilik bir cunta kurabiliyorsunuz. Yoksa asker her zaman yönetime saygılı ve bağlı olmuştur. Kimler olduğunun farkındaydım, nasihat edip şuurlandırmaya çok büyük emekler verdim. Fakat dış güçler kendi arzularını yerine getirmek için ellerinden geleni yaptılar. Son 20 yılın içinde en başarılı hükümet olduğumuz halde, siyonizmin işine gelmediği için uydurma propogandalarla; yok irticaymış, yok Aczimendilermiş, onları kullandılar. Dediler ki Türkiye’de irtica tehlikesi var. Damdan düşme bir laf. Türkiye yeni kurulmadı, her şeyi yerleşmiş. Erbakan memura %50 zam verdi diye çıkamıyor orta yere. Almış oldukları talimata göre uzaklaştırmak zorunda beni; irtica bahanesiyle hareket ettiler, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. ‘Askeri isyana teşvik edin’ diyor ABD. 28 Şubat öncesinde bu çeşit müdahaleler olmadı. Tam tersi teşekküre geldiler. Genelkurmay Başkanı ve komutanlar ‘cumhuriyet döneminde dolar bazında en yüksek maaşı bize veren sizsiniz’ diye geldiler. ‘Sizden fevkalade memnunuz’ diye bize daima takdirlerini bildirmişlerdi. Asker başka, Amerika başka. 28 Şubat’ın hazırlıkları kulağımıza geldi. Çıkıp geldiler, 18 madde okudular. 9 saat toplantı sürdü. 5 saat onlar konuştu 4 saat ben konuştum. Dedim ki ‘bakın, gündemimiz devletin niteliklerini korumak, anayasanın 2. maddesinde 1. fıkrasını hiç konuşmadınız. Ne diyor orada, her şey adil olacak! Biz niye adil düzeni korumak için konuşmuyoruz?’ 7 tane özellikle sayılıyor, biz devleti korumak için bu anayasayı uygulayacağız. ‘İmam Hatip Okulları ve Kur’an Kursları kapatılacak, manevi eğitim kısıtlanacak’ dediler. Bizim bütün tarihimiz maneviyatımıza dayanıyor. 50 DYP milletvekilini tehdit ettiler, hatta onlara Yassıada’daki kalacakları odaları gösterdiler. Ben 28 Şubat’ta neden istifa etmedim, 4 ay sonra istifa ettim? Dediklerinin hiçbirini yapmadım. Amerika’nın oyununu bozdum. Çiller bana geldi, ‘bu elli milletvekilini göndereceğim, seçime gideceğiz’ dedi. Demirel’e gittim, ‘işte 296 imza, 3 ay sonra seçime gidiyoruz, bu meclisin kararıdır’ dedim. Demirel, ‘gereken neyse yapacağız’ dedi, ertesi gün azınlıkta olan Mesut Yılmaz’a hükümeti yapma görevini verdi. Onca seneyi böyle kaybettik.”