No menu items!

Av. Yasin Şamlı – 15 Temmuz Darbe Teşebbüsünde Sanıkların Savunmaları Ve Gerçekler

Okumalısınız!

15 Temmuz Darbe Teşebbüsünde Sanıkların Savunmaları ve Gerçekler

1. FETÖ Hakkında Kısa Bir Değerlendirme

Açık kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre; ABD’nin desteği ile bu örgüt 160 ülkede 767 okul kurmuş ve örgütlenmiştir. 

Bu terör örgütünün lideri şu anda ABD’de 500 dönüm arazide devlet başkanı gibi ağırlanmaktadır.

Organize ettiği hain darbe girişiminde 251 şehit 2193 gazi olmasına rağmen örgüt liderini ABD iade etmemektedir.

FETÖ İslami Camia ile hiçbir zaman beraber olmamıştır, ittifak yapmamıştır. FETÖ hep güçle ittifak etmiştir ve hala ittifak etmektedir.

Ana söylemleri HOŞGÖRÜ olmasına rağmen, Müslümanlara karşı hiçbir zaman hoşgörülü olmamıştır. Türkiye’de İslami hassasiyeti olan yöneticilere “beceremediniz çekin gidin” derken, Papaya “ben sizin misyonunuzun temsilcisiyim” demiştir.

İsrail askerlerince Mavi Marmara Gemisi vurulup 9 kişi şehit edildiğinde “İsrail otoritesinden izin alınmalıydı” diyerek İsrail otoritesini kutsarken kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını öldürmek için tam teçhizatlı helikopterli timler göndermiştir. Yani İsrail otoritesine saygı duyulmasını, izin alınmasını isterken kendi ülkesinin otoritesinin canına kast etmiştir.

Yine İsrail otoritesini bu şekilde kutsarken kendi ülkesinin yasama meclisini savaş uçaklarıyla bombalatmıştır. Ülkemizin güvenlik güçlerini savaş uçaklarıyla bombalatmıştır. 

Yine İsrailli çocuklara acımasını “Israil’de bombaların korkuttuğu çocuklar için ağlıyorum” cümleleriyle dile getirirken İsrail’in Filistinli çocuklara karşı katliamını görmezden gelmektedir. Türkiye’de ise silahsız halkına tank topuyla ateş açtırarak vücutlarını parçalayacak kadar acımasızlaşabilmektedir. 

2. İstanbul’daki Davaların Son Durumu

Kısaca toplu bir bilgi vermek gerekirse:

İstanbul’da Açılan Fiili Darbe Davası Sayısı: 60 

İlk Derece Mahkemelerinde Karar Verilen Dava Sayısı: 43 

İlk Derece Mahkemelerinde Devam Eden Dava Sayısı: 17 


İstanbul’da açılmış olan darbe davalarının kalanların önemli bir kısmı da karar aşamasına gelmiştir. Bu yıl itibariyle davaların büyük oranda karara bağlanacağını tahmin ediyorum. 2019 yılına ya birkaç dava kalır veya hiç kalmaz.

3. Sanıkların Savunmaları

a) KOKTOD

Özellikle rütbeli sanıkların Savunmalarının ana unsurunu KOKTOD oluşturmaktadır. KOKTOD’un açılımı Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi’dir.

Sanıklar o gece Terör olayları nedeniyle Kolluk Kuvvetlerini yani polisi desteklemek için sokağa çıktıklarını iddia ederek kendilerini savunuşlardır. 

Sanık müdafileri de KOKTOD savunmalarında; İl İdaresi Kanunu’nun j bendinde 23 Haziran 2016 tarihinde yapılan değişikliğin 14 Temmuz 2016 tarihli resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesini manidar bularak sözü kontrollü darbeye getirmeye çalışmışlardır.

Mahkemeye sunduğumuz Esas Hakkında Beyanlarda bu konuyu çok detaylı inceledik. Burada kısaca şunu belirtmek isterim: sanıkların kendilerini savundukları KOKTOD yani Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi’ne ait mevzuatın ana fikrini iki ana başlıkta toplamamız mümkündür.

1. Adından da anlaşılacağı gibi KOKTOD mevzuatı gereği askerlere verilen görev polisi desteklemek polise yardımcı olmaktır.

2.  Askerin Polise Yardımını Gerektiren bir durum var ise bunu sivil otorite talep edip ve yönetecektir. Bakanlar Kurulu veya bir ilin valisi bu talepte bulunacaktır.

Kanun KOKTOD’da bütün yetkiyi, inisiyatif ve görevi sivil otoriteye, Bakanlar kurulu ya da valilere vermektedir.

Bu noktada dört hususu zikretmekte fayda vardır:

Birincisi: KOKTOD gereği kışlasından çıktığını iddia eden darbecilerin ilk işi, emrine girmesi gereken, valiliği işgal etmek olmuştur. Nitekim İstanbul Valiliği işgal edilmiştir.

İkincisi: KOKTOD kapsamında birliğinden çıktığını iddia eden darbecilerin ilk icraatları:

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün işgal girişimi, 

İstanbul Çevik Kuvvet Polis Merkezi’ni işgal girişimi 

Ankara’da Polis Özel Harekât Merkezini bombaları 

Olmuştur.

Üçüncüsü: KOKTOD kapsamında birliğinden çıktığını iddia eden askerler olay yerine gelip polislere yardım etmeleri gerekir. 15 Temmuz darbecilerinin ilk icraatlarından biri ise gittikleri yerlerdeki resmi polis memurlarının silahlarını silah zoruyla almak ve resmi araçlarını gasp etmek olmuştur. Nitekim 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü işgal için yola çıkmış olan sanıklar daha köprüye varmadan yolda rastladıkları polislerin silahlarını zorla almış ve polisleri öldürmekle tehdit etmişlerdir. 

Dördüncüsü ve en önemlisi ise güvenlik görevlisi ister polis olsun ister asker olsun halkın güvenliğini sağlamakla görevlidir. Darbeciler ise bayrak taşıyan halka, bizatihi bayrağa ateş etmişlerdir. Halkı terörden koruma iddiasında bulunan darbeciler halkın üzerine tank sürmüştür.

Son olarak KOKTOD kapsamında sivil otoritenin emrine girmesi gereken darbeciler, en üst sivil otorite olan Cumhurbaşkanını öldürmek için özel teçhizatlı timler göndermişlerdir.

b) İNKAR

Savunmalarda ikinci önemli unsur ise İNKAR, her şeyin inkarıdır. Ama her şeyin… 

Örnek verecek olursam; bir davada mahkeme başkanı bazı kişilerin adını sayarak sanığa onları tanıyıp tanımadığını soruyordu. Sayılan isimlerin arasında sanığın eşi de vardı. Sanık hiç kimseyi tanımadığını söyleyince mahkeme başkanı eşinin ismini söyleyerek bu senin eşin onu da mı tanımıyorsun diye sorunca “onu tanıyorum” dedi. Bu sanığın rütbesi Kurmay albay, bir rütbe sonrası general olacaktı. Ayrıca bu sanık salalar okunmaya başlanınca gidin şu sala veren imamın dilini kesin bana getirin diyen sanıktır. 

Bu inkarın sebebi üzerine düşündüğümüzde mantıksız bir yaklaşım olduğu, mantıksız inkarın bir savunma stratejisi olamayacağını hepimiz anlarız. Buna rağmen neden böyle bir inkar yoluna gidilmiştir? Tahminimce bu sorusunun cevabı; örgüt böyle istemiştir. Hiçbir şekilde çözülmelerini istememiştir. Zira örgüt için deşifre olmayan militanları çok önemlidir.

c) Savunma Yapmayıp Yönetimi Eleştirmeleri, Mağduriyet Anlatmaları

Özellikle rütbeli sanıklar aslında esas itibariyle bir savunma yapmamışlardır. Kendilerine verilen savunma süresinde yönetimi eleştirmişlerdir. Neden o gece halkı meydanlara davet etti? Neden halkla askeri karşı karşıya getirdi diye Cumhurbaşkanını eleştirmişlerdir. 

Bu eleştiri üç hususu göstermektedir.

Birincisi: Darbeciler liderin (Cumhurbaşkanının) milleti meydanlara davet edip, darbecilerin karşısına çıkaracağını tahmin etmemişlerdir.

İkincisi: Milletin kendilerinin karşısına çıkıp, kendileriyle mücadele edecek cesaretinin olmadığını düşünmüşlerdir. Örneğin Safiye Bayat’ın göğsünde silah patlatılmasına rağmen “sizden korkmuyorum” demesi, asla tahmin edemedikleri örnek bir tavır olmuştur.

Üçüncüsü: Aslında bu örgütsel savunmanın satır aralarında “neden bizi başarısız kıldınız” isyanı vardır.

Er Öğrenci Rütbeli Ayrımı

Bu ayrım tabi ki önemlidir ancak bu ayrım hukuki bir ayrım değildir. Değişik bir ifade ile bu ayırım önemli, ancak hukukçu açısından belirleyici bir ayrım değildir. Bu hususta ne söylediğimi daha iyi anlatabilmek için iki örnek vermek istiyorum. Bir dava dosyasına delil olarak sunulmuş 45 saniyelik bir video var. Videoda sanık bir er köprüye çıkarken “Sıkıyönetim var. Evinize gidin çıkmayın. Sıkıyönetim oldu abi. Ordu devlete el koydu. Tayyip yok. Güneşli günler bizi bekliyor.” demektedir. Bu cümleleri söyleyen bir erdir. Bu beyanlardan beyan sahibinin, yaptığı işin farkında, bilincinde ne söylediğini ve ne yaptığını bildiğini anlıyoruz. 

Buna karşılık 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne gitmekle görevlendirilmiş bir tank komutanı var. Rütbesi astsubay. Bu sanık darbe olduğunu anlayınca hemen polise teslim olmayı düşünüyor. Yolun kenarında bir polis noktası görüyorlar. Orada duramıyorlar. İkinci polis noktasını görünce hemen tankı polis noktasına çekip polislere bizi tutuklayın diyorlar. Polis ben sizi tutuklayamam siz askersiniz diyor. Bunlar polise bizi tutukla diye ısrar ediyorlar. Polis o zaman ilçe emniyet müdürüne sorayım diyor. Sonra bu sanıkları gözaltına alıyorlar. Bu davranış rütbeli bir sanığın darbeye karşı olduğunu ve kendisini zorla polise tutuklattığını ortaya koymaktadır.

4. Savunmaları çürüten deliller

Video kayıtları

HTS Kayıtları

WhatsApp yazışmaları

Teşhisler

Svap örnekleri

Sanık İfadeleri


Bilindiği gibi darbeyi planlayan ve icra eden sanıklar darbe gecesi kullanmak üzere birçok WhatsApp grubu kurmuşlardır. Bu gruplardan bir tanesi firari sanık Mehmet Murat Çelebioğlu’nun kurmuş olduğu “Yurtta Sulh” isimli WhatsApp grubudur. Bu delil darbe gecesi yakalanan bir sanığın telefonunun alınarak incelenmesi ile elde edilmiştir. Özellikle WhatsApp yazışmalarına örnek vermek gerekirse, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 2017/24 Esas Numarası ile görülüp karara bağlanan ve halen istinaf aşamasında bulunan İstanbul Ana Darbe Davasındaki mahkûmlardan olan sanıkların “Yurtta Sulh” isimli WhatsApp grubundaki yazışmalarından birkaç çarpıcı ifade şu şekildedir. Örnek mahiyetinde seçtiğimiz bu mesajları hataları ile birlikte aynen aktarmamız gerekirse;

Firari Sanık Mehmet Murat Çelebioğlu’nun Telefonundan Gönderilen Mesajlar; 

“Tugg Özkan Aydoğdu   

E5 ve TEM’den İstanbul dışına çıkan trafik serbest bırakılacak, İstanbul içine giren trafik engellenecek ve geri çevrilecek”

“İstanbul emniyet müdür yardımcıları arandı, bilgilendirildi, büyük bölümü itaat ediyor”

“İstanbul İEM md boğaz köprüsüne geliyor, ivedi tutuklanması gerekiyor”

“1 or k. kuleliden alınacak helikopter oraya gelecek”

“Büyük harflerle yazılanlar Ankara’dan Muzaffer Düzenli alb.in yazdıklarıdır”

“Bayrampaşa’dan bir tane bile polis çıkmayacak”

Komutanım halkı silahlandırdıkları bilisi geldi. Halkı üstünüze gelirse tereddütsüz önce havaya sonra yere sonra üstlerine ateş edeceğiz”

Darbenin başarısız olacağı anlaşıldıktan sonra firari sanık Mehmet Murat Çelebioğlu mesajlarına şu şekilde devam etmiştir:

“Ankara’dan teyit ettim”

“Teslim olun”

“Veya kaçın”

“Komutanım hayatta kalın Tercih sizin Biz karar vermedik henüz Ama losyonumuzdan ayrıldık Grubu kapatıyorum, mesajları silin isterseniz”

Sanık/Mahkûm M. K.’nın Telefonundan Gönderilen Mesajlar; 

“AKOM’a müdahale edildi. Enterne ediliyor. Personel emrimize uyuyor. Birazdan kontrol altına alınacak”

“AKOM kontrol altına alındı. Çok acil havacıların teknik Ekibini istiyorlar Görüntü izlemeyi kesmek için Kendileri yapamıyor Uğraşıyorlar”

“Belediyeden yüksek seviyedeki Mehmet Tunç Bey itaat ediyor. IBB’yi halledeceğim diyor. Bana zarar vermesinler diyor.”

“Arıcılar camisi susturuldu”

Sanık/Mahkûm M.Y’nin Telefonundan Gönderilen Mesajlar;

“Ankara’dan gelen talimat: ATEŞ EDİLECEK”

Sanık/Mahkûm M. D’nin Telefonundan Gönderilen Mesajlar;

“1 ordu k.nı alın”

“Atatürk havaalanında zırhlı araç var mı? Yoksa ivedi gönderilim.”

“Bayrampaşa’dan kesinlikle Polis Çıkmayacak AKP teşkilatlarını durdurun ne gerekiyorsa”

“İstanbul moda deniz kulübüne müdahale lazım Generaller var derdest edilecek”

“Arkadaşlar Moda deniz kulübünde Hava Kuvvetleri K. Abidin UNAL var. Buraya müdahale lazım”

“BİRLİKLER AYNI ŞEKILDE EN SERT ŞEKILDE MUDAHALE EDECEK.”

“Arkadaşlar çok şükür Ankara ve İstanbul’da birçok hedef ele geçirildi. TRT’de bildiri okundu. Aynen devam. Harekâtımıza karşı duranlara sert karşılık verilecek. Emir budur.”

“Emri iletiyorum: ATEŞLE TOPLANANLARA KARŞILIK VERILECEK. ATES AÇILAN TOPLULUKLAR DAGILIYOR.”

“ARKADAŞLAR TEREDDÜT EDİLEMEDEN MÜDAHALE EDİLECEK”

“TEKRAR EMRİ İLETİYORUM. TOPLANAN KALABALIKLAR ATEŞLE DAGITILACAK.”

“ATEŞLE KARŞILIK VERİLEN KALABALIKLAR DAGILIYOR. ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN.”

Sanık/mahkûm S. C’nin Telefonundan Gönderilen Mesajlar;

“AK Parti il teşkilatına acil takviye ihtiyacı var. Helikopter olabilir halk gittikçe çoğalıyor.”

AKP il teşkilatı önünde halk yoğunluğu var. Ateş açılıyor. ZPT veya tank ihtiyacı var

Sanık/Mahkûm Ş. Ç’nin Telefonundan Gönderilen Mesajlar; 

“Sabiha Gökçen sivil trafikten dolayı nizamiyeye giremiyoruz ayrıca PÖH çatışacağız diyormuş jandarmaya sivil trafiği hemen açıp çatışacağız”

Yazışmalarda görüldüğü üzere darbeciler direnen halka ve polise en sert şekilde karşılık vermeyi, ateş etmeyi defaatle emretmektedirler. Sürekli tank, ZPT ve helikopter desteği istemektedirler. Nitekim bu ağır silah taşıyan araçlarla onlarca vatandaşımız şehit edilmiş, yüzlercesi gazi olmuştur. Sanık/Mahkum M. K. ise zikrettiğim mesajı ile cami salalarından duyduğu rahatsızlığı ve camiyi susturmasını bir zafer edasıyla ile paylaşmıştır. Bir başka sanık da maiyetindeki askerlere şu sela veren imamın kafasını kesin bana getirin demiştir. Bu tavırları dahi darbecilerin ve FETÖ’cülerin İslam dinine ve Müslümanlara bakışını ortaya koymaktadır.

6. İstatistiki Bilgiler

Benim edindiğim resmi rakamlara göre; 

22 ilde, 

46 ilçede, 

66 Tank, 

154 Zırhlı Araç, 

17 Nakliye Uçağı, 

34 Muharip Uçak, 

36 Genel Maksat Helikopteri, 

9 Taarruz Helikopteri, 

28 Gemi, 

5480 Hafif Silah, 

6126 Personelin (70’i Öğrenci)

Darbe teşebbüsüne katıldığı tespit edilmiştir.

15 Temmuz Şehitler Köprüsünde tank topuyla ateş edilmiştir. İnsanların vücutları parçalanmıştır. Üzerine ateş edilen halk; kadın, çocuk, yaşlıların da olduğu hepsi elinde bayrak taşıyan, “Allahu Ekber” “asker kışlaya” diyen sivil insanlardır.

Yukarıda rakamlar halinde verdiğim istatistiki bilgi sanıkların KOKTOD savunmasını temelinden çökertmektedir. Çünkü Toplumsal olay ve Terör eylemi 22 il 46 ilçe olmak üzere 68 şehir merkezinde aynı anda olmaz. 68 şehrin hava meydanları, kamu binaları, köprüleri, emniyet müdürlükleri, valilikleri işgal ediliyor ise orada askerin polise desteği olan KOKTOD’dan bahsedilemez ancak darbeden bahsedilir.

Darbe Davalarının Önemi

Davaların ve Duruşma salonlarının FETÖCÜ militanların ve teröristlerin şov alanına dönüştürmelerine müsaade edilmelidir. Bunu davalarınıza duruşmalarınıza sahip çıkarak yapabiliriz.

Davaların sulandırılmasına müsaade edilmemelidir. Burada büyük görev yargıya ve avukatlara düşmektedir.

Davalarda asla adaletten ayrılmamalı. Buna yargı, hukukçular ve devlet dikkat etmelidir.

Bilinmelidir ki; Adaletin örselenmesi kamu vicdanını sonra devleti sonra da milleti de zayıflatır.

15 Temmuz Hain Darbe Teşebbüsü ve Onu Kıran Direniş

1. Millet Açısından

Bu darbe ile milletimiz birbirine düşürülüp kırdırılmak istendi. Suriye gibi Irak gibi… Bunu iddianamelerde görüyoruz. Ancak bize bu konuda asıl ışık tutan bu darbenin icra şekli ve karakteristiğidir. 

Ne söylemek istediğimi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü davasının iddianamesinden bir alıntı ile veya köprüde yaşanan bir vakıa ile izah etmeye çalışayım.

Rütbeli sanıklar darbeye karşı duran kahraman halkımızın üstüne MG3 taramalı makinalı tüfeklerle ateş açtı. Şehitler ve gaziler oldu. Sonra orada bulunan erlere ve askeri öğrencilere şunu söylediler. Ateş edin! Öldürün! siz onları öldürmez iseniz onlar sizi öldürecekler. Bakın ateş etmezseniz siz de şu asker gibi olursunuz. Bunu söyleyerek orada bir çatışma ortamı kaos ortamı oluşturmak istediler. Eğer kaos ortamı olursa ellerinde ağır silahlar olduğu için başarılı olacaklarını düşündüler. Çünkü milletten çaldıkları tanklarda tank topları yüklüydü. Nitekim tank topuyla köprüde polis TOMA aracını vurdular. Polisin görev yaptığı binayı vurdular halkın üzerine ateş ettiler. Hemen her noktada halkın üzerine ateş açtılar şehitlerimiz ve gazilerimiz oldu. 

Bütün bunlara rağmen milletimizi birbirine düşüremediler. Halkımız çoğunlukla teslim olan askerleri Türk bayrağına sararak teslim aldı ve koruma altına aldı. 

2. Ülke Açısından

Bu darbe aynı zamanda ülkemizi bölme operasyonuydu. Çünkü Türkiye’de yapılan bütün darbeleri planlayan ve yöneten emperyalist ülkeler Ortadoğu’da sınırları değiştirmek istiyorlar. Yakın vadede Türkiye, Irak, Suriye ve İran topraklarını bölerek o bölgede bir yeni devlet kurmak istiyorlar. 

Bunu yaparak hem Türkiye ve İran’ın gücünü zayıflatıp tam sömürüye uygun hale getirecekler, hem de yeni kuracakları güçsüz devleti her türlü kullanıp sömürecekler. 

Bölgemizde kurmak istedikleri kukla ve manda devletin toprakları saydığım bu dört ülkenin topraklarını ilgilendiriyor. Yıllarca çalışarak Irak’ı bölüp hazır hale getirdiler. Suriye’yi hazır hale getirdiler Türkiye hem bölgemizde oynanan bu oyuna hem kendi üzerinde oynanan hain oyuna engel oldu.

Eğer 15 Temmuz darbe teşebbüsü başarılı olsaydı. Kuzey Irakta yapılan bağımsızlık referandumunun bir benzerini Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda yaptıracaklardı. 

Ülkenin ne kadar önemli olduğunu bu hain darbe teşebbüsü bir daha göstermiştir. Ülkenin önemini sizlere bir örnekle kısaca açıklamak istiyorum.

SURİYE 

1- Suriye’de yüzbinlerce kardeşimiz çatışmalarda hayatını kaybetti. 

2- Suriye’deki işgalciler ve iç savaş 1,5 milyon kişiyi kalıcı engelli hale getirmiştir. Bunların 86 bini uzuvlarını kaybetmiştir.

3- 5 milyon 600 bin Suriyeli mülteci konumuna düşmüştür.

4- 6 milyon 100 bin kişi ise ülke içerisinde yerlerinden edilmiştir.

5- Ülke içinde evlerinden olan Suriyelilerin oranı %53 olarak ifade edilmektedir. 

Bir Müslüman ülke bu hale getirildi. Ülkenin yaşanamaz hale gelmesi suriyelileri bu hale getirdi. 

İslam coğrafyasına baktığımızda Irak, Suriye, Afganistan, Pakistan, Mısır, Filistin, Libya, Tunus, Yemen benzer durumdadır. Türkiye böyle bir duruma düşürülmek istendi. 

Bazen bu noktada bizi eleştiriyorlar neden her şeyi dış güçlere bağlıyorsunuz? diye. Tabi ki her şeyi dış güçlere bağlamıyoruz. Ancak

Türkiye de bütün darbeleri dış güçlerin planlayıp icra ettiğini biliyoruz.

15 Temmuz darbe teşebbüsünü sömürgeci emperyalistlerin yaptığını bütün dünya biliyor.

Mısırdaki darbeyi sömürgeci emperyalistlerin nasıl desteklediğini bütün dünya biliyor.

Irak’ı, Afganistan’ı sömürgeci emperyalistlerin işgal ettiğini işgalden sonra bu ülkelerde yıllarca devam eden kaosu emperyalistlerin desteklediğini biliyoruz. Yemeni Arap ülkelerini sömürgeci emperyalistlerin nasıl karıştırdığını biliyoruz.

3. Devlet Açısından

Bölgemizde ciddi devlet geleneği olan 3 devlet var: Türkiye, Mısır ve İran. Mısırda darbe yapıp başardılar. Şimdi istedikleri gibi yönetiyorlar. 

İran’a ambargo uyguluyorlar ve fiili saldırının (savaşın) hedefinde. Fırsatını bulduklarında fiilen de saldırıp işgal edecekler.

Türkiye’de darbe denediler başarılı olamadılar. Ancak bizim unutmamamız gereken husus şudur. Sömürgeci emperyalistler bu tür planlarından vazgeçmek şöyle dursun ara dahi vermezler. Nitekim 16 Temmuz günü başka planlarını devreye sokmuşlardır. Bundan şüpheniz olmasın.

Güçlü ve tek vücut Türkiye böyle bir plana geçit vermez. Nitekim ABD ve AB’nin karşı çıkmasına rağmen, Afrin ve benzeri operasyonlarla bunu bütün dünyaya göstermiş oldu.

Güçlü bir Türk devleti kendinin sömürülmesine müsaade etmeyeceği gibi bölgenin sömürülmesine de müsaade etmeyecektir. Onun için güçlü bir Türk devleti istemiyorlar.

Yönetim olarak istikrarsız

Ekonomik olarak zayıf

Çevresiyle asla ilgilenecek gücü olmayan

Devletiyle milleti devamlı çatışan 

Her on yılda bir sömürgeci emperyalistler adına darbe yapılan

Zayıf ve güçsüz bir Türk devleti istiyorlar.

4. Ümmet ve Mazlumlar Açısından


Türkiye hem bölgesindeki hem de dünyadaki mazlumların sesi oldu. Doğuda Arakan, Moro’ya ulaştığı gibi batıda balkanlara ulaşıyor. Güneyde Afrika mazlumlarına 

BM kürsüsünde dünya 5’ten büyüktür diyerek bütün mazlumların ve mağdurların sesi haline geldi. Dünyanın vicdanı gibi hareket ediyor. Mültecilere vatandaşı gibi bakıyor. Bu durum ABD ve AB’nin çıkarcı, sömürgeci politikalarını ve tavırlarını yüzlerine çarpmak demektir.

Bu çıkış ve duruş üç kuruşluk çıkarı için binlerce insanı katleden sömürgeci emperyalistleri kamu vicdanında mahkûm etmektir. Kamu vicdanında mahkûm olmak mahkemede mahkum olmaktan daha ağırdır. Bunun için böyle bir Türkiye’ye izin vermek istemiyorlar. Mücadele devam ediyor ve devam edecek. Bu konuda bizim nerede durduğumuz kiminle aynı safta yer aldığımız önemli

5. Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde Bastırılan İlk Darbe Teşebbüsü Olması Açısından

15 Temmuz darbe teşebbüsünün başarısız olması halkımız açısından istikbale yönelik olarak büyük bir moral değerdir. Çünkü halkımız savaş uçaklarına, tanklara, tank toplarına, uçaksavar mermilerine karşı elleriyle ve bedenleriyle mücadele ederek dahi başarılı olunabileceğini görmekle kalmadı, bunu bütün dünyaya gösterdi. 

15 Temmuz Şehitler köprüsünden bir anekdot paylaşmak isterim. Bir er ifadesinde diyor ki: “…bir kadın geldi. Binbaşı onu korkutmak için silahın namlusunu havaya tutarak silahı kadının göğsüne dayadı ve patlattı. Kadın ben sizden korkmuyorum dedi…”

Bu psikoloji direneni çok güçlü kılarken katili ve zorbayı güçsüz hale getirir. Çünkü katilin yapabileceği en fazla şey katletmektir. Eğer muhatapları ölümden korkmuyorsa katil muhataplarından korkmaya başlar.

Daha Fazlası

SON EKLENENLER