TÜRK ROMANINDA 12 EYLÜL DARBESİ

0
9

Macit BALIK

ÖZET

Stendhal’ın iki yüz yıla yakın bir zaman diliminde geçerliliğini yitirmeyen, ‘sokağa tutulan ayna’ olgusu, edebiyat hayat ilişkisinin ana damarını belirlemektedir. Modernist evrede ise bu roman tanımının ‘iç’e yönelmek biçiminde bir evrim geçirdiği görülür. Milletlerin edebî eserleri, kimliklerini oluşturan ‘ruh’un yanı sıra, toplumsal ve politik yaşamlarına ilişkin oldukça önemli göstergeler içerir. Türk edebiyatı, Tanzimat döneminden itibaren, kimi dönemlerde dozu artmak üzere, politika ile yakın ilişki içinde olmuştur. Bundan dolayı, edebî çözümlemelerde de dikkat çekecek denli bir sosyal ve politik okuma eğilimi göze çarpmaktadır. Tanzimat’ın birinci neslinden Cumhuriyet dönemine, üç askeri darbeden, toplumcu gerçekçi eğilimin tavrına ve Almanya’ya göç eden işçilerin yaşamına kadar, farklı türden politik içerikli birçok edebî eser yazılmıştır. Anılan dönemler Türk edebiyatının politika ile yoğun biçimde iç içe olduğunun göstergesi olarak belirtilebilir.

Romandaki yansımaları belirgin bir biçimde gözlenen 12 Eylül askerî darbesi, Türk edebiyatında politik dozun arttığı son dönemlerden biridir. Adalet Ağaoğlu’nun Hayır’ı, Kaan Arslanoğlu’nun Devrimciler’i, Mehmet Eroğlu’nun Yüz: 1981’i, Ahmet Altan’ın Sudaki Đz’i, ve Orhan Pamuk’un Sessiz Ev’i bu dönemi ideolojilere bağlanmaksızın yansıtan romanlardan birkaçıdır. Bu makalede, anılan örneklerden yola çıkılarak, söz konusu darbenin Türk romanındaki yansımaları, karşılaştırmalı ve analitik bir bakışla ele alınmaya çalışılmaktadır.

38_312023161749296